Hemşirelerde Merhamet Yorgunluğu
MAKALE ÖZETİ
Evrensel bir kavram olan merhamet; bir canlının başına gelen kötü/acı veren durumdan ötürü, onu fark eden kişide üzüntü ve acıma duygularının meydana gelmesidir. 20. yy sonlarına doğru adından bahsettiren merhamet yorgunluğu acil servis hemşirelerinin yaşadığı tükenmişliğin incelenmesi sonucunda “sekonder travmatik stres bozukluğu” olarak araştırmalara konu olmuştur. Başkalarının acılarına uzun müddet maruz kalma, içselleştirme, yoğun empati sonucu; duygusal yorgunluk, yardım etme yeteneğinde azalma ve manevi bir düşüş yaşama merhamet yorgunluğu olarak ifade edilmektedir. Riskli birimde çalışma, uzun süreli klinik deneyime sahip olma, aylık çalışma saatinin fazla olması, kadın cinsiyetinde olma, evli ve çocuk sahibi olma gibi faktörler hemşirelerdeki merhamet yorgunluğunun insidansını artırmaktadır. Merhamet, psikolojik ve sosyal yönleri olan karmaşık bir süreçtir. Dolaysıyla merhamet yorgunluğunun fiziksel, ruhsal ve işle ilgili/sosyal olarak birçok belirtisi bulunmaktadır.
Hemşirelik mesleği doğası gereği empati yeteneğini barındırmaktadır. Bir yakınını kaybetme, bir uzvunu kaybetme, sağlığını sürdürmede etkisiz kalma, depresyon yaşama gibi yoğun duygulanımları olan bireyler ile uzun süreli etkileşim içinde bulunulması ve mesleğin bir ömür boyu yapılması hastaların durumlarını olması gerektiğinden daha fazla içselleştirmeye neden olabilmektedir. Tüm bunlar hemşirelerin zihinlerinde ve günlerinin büyük bölümünde yer kaplamaktadır. Bu da empatinin yerini sempatiye bırakması ile sonuçlanabilmektedir. Dolaysı ile duygusal sınırın dışına çıkılır ve hemşirelerin suçluluk, güçsüzlük, değer görememe ve dikkate alınmama gibi duygular hissetmesine neden olmaktadır.
Tüm bunlar, hemşirelerin hasta bakım ve hemşirelik hizmetleri kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısı ile tedavi süreci olumsuz etkilenmekte, hastane enfeksiyonları artmakta ve daha fazla tıbbi müdahale gerekmektedir. Bunlar da maliyeti artırmaktadır. Böylece merhamet yorgunluğu, hemşireleri ve hastaları etkilediği kadar kurumu ve ülkeyi de etkilemektedir.
YAZARLAR
Kamil BUCAKLI